Ülkemizde yaşanan 6 Şubat depremi sonrası "depremden etkilenen bölgeler için sermaye oluşturulması" gerekçe gösterilerek getirilen ek vergi kanununa ilişkin tartışmalarda önemli bir gelişme yaşandı.
Hatırlarsanız geçtiğimiz yıl 12 Mart tarihinde yürürlüğe giren 7440 Sayılı Yapılandırma Kanunu ile girişimciler ve şirket sahipleri için olumsuz etki yaratabilecek düzenlemeler yapılmıştı. Kanun düzenlemesi kapsamında; deprem bölgesindeki işletmeler muaf tutulacak şekilde, 2022 yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamelerinde geçerli olmak üzere girişimlere istisna ve indirim tutarları üzerinden bir defalık %10 ek vergi getirilmişti. Ek vergiye tabi tutulacak istisnalar arasında emisyon priminin de yer alması tartışma yaratmıştı.
Tartışmaların nedenini anlamak için önce emisyon priminin girişimler adına taşıdığı öneme açıklık getirmemiz gerekiyor. Yerli girişimler, aldıkları yatırımlarda kurucuların ve önceki yatırımcıların hisselerinin değeri erimesin diye özsermayeye yatırılan tutar ile emisyon primine yatırılan tutarı birbirinden farklı tutuyor. 500 bin dolar yatırım alan bir girişim, genellikle elindeki paranın 100 bin dolarını sermayeye geriye kalan 400 bin dolarını ise emisyon primine koyuyor. Emisyon primi üzerinden vergi alınması da aslında girişimlerin geleceklerini planladıkları paranın bir kısmının aniden ortadan kaybolması anlamına geliyor. Peki bir yılın ardından kararı ilgilendiren önemli gelişme ne?
Kanunun yürürlüğe girmesiyle beraber başlayan tartışmaların devamında kimi girişim kararın Anayasa'ya aykırı olduğunu belirterek süreci mahkemeye taşıdı. Ekonomim yazarlarından Abdullah Talu'nun bugün kaleme aldığı bir yazıya göre ise emisyon primi vergisi hakkındaki bu davalardan birinde, mahkeme girişimden yana karar aldı. Talu'nun iddiasına göre Vergi Mahkemesi, açılan davada davacıyı haklı bularak, ek vergi tahakkukunun iptaline ve davacıdan tahsil edilen ek vergi tutarının tahsil tarihinden itibaren işleyecek tecil faiziyle birlikte davacıya iadesine karar verdi.
Kararda yer alan açıklamada, emisyon priminin kazanç niteliğinde olmayıp sermaye arttırımı kapsamında olduğu anlaşıldığı belirtildi. Buna göre, emisyon primi kazanç niteliğinde olmadığından, Kurumlar Vergisi Kanununda vergiden istisna tutulmamış olsaydı dahi vergiye tabi tutulamayacağı eklendi. Emisyon primi kurum kazancı niteliğinde olmadığından, davacı tarafından ihtirazı kayıtla verilen beyanname üzerine 7440 sayılı Kanundan kaynaklanan kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı söylendi.
Popüler İçerikler