Dünya Sağlık Örgütü'nün raporuna göre Dünya nüfusunun %99’u kirli hava soluyor. Hava kirliliğinin çoğunlukla zaman görünmez olması sebebiyle sağlığımıza olan etkileri çok uzun sürede ortaya çıkıyor ve bu da hava temizlemeyi önceliklerimiz arasına almamamıza sebep oluyor. Bugün başlıklarımıza konuk olan Londra merkezli Vox Aeris ise bunu değiştirmeyi hedefleyenlerden.
Ankara doğumlu Selene Sarı'nın Imperial College London ve Royal College of Art'da mezun olduğu çift master programı sürecinde bitirme projesi olarak ortaya çıkan Vox Aeris, patent bekleyen hava temizleme teknolojisi ile hava kirliliği temelli sorunları çözmeyi hedefliyor. UCLA'de havacılık ve uzay mühendisliği okuyan ve Vox Aeris öncesinde Amerikan elektrikli araç geliştiricisi Canoo'da deneyim kazanan Sarı, İngiltere’de ilk kez ölüm sebebi olarak hava kirliliği yazılan Ella Adoo-Kissi-Debrah‘nın hikayesinden etkilenerek hava kirliliği sorununa çözüm bulmak üzere yola koyuluyor.
Vox Aeris'in aglomerasyon temelli teknolojisi ve lazerle işlenmiş kumaş filtreleri, günümüzde klinik görüntüleri ve geri dönüştürülemeyen filtreleri ile cazip olmayan, pahalı ve sürdürülemez bir seçenek konumunda yer alan hava temizleyicilere alternatif sunuyor. Akustik aglomerasyon teknolojisi sayesinde de kullanıcı dostu bir hoparlör olarak çift fonksiyonlu bir şekilde kullanılabiliyor.
Daha fazla AR-GE ile birlikte Vox Aeris’in iç teknolojisi bina havalandırma ünitelerinde de kullanılmak üzere geliştirilebilecek bir platform oluşturma olanağı sağlıyor. Cihaz, ince filtresinden kaynaklanan düşük basınç kaybı sebebiyle bina havalandırma üniteleri için ciddi miktarda enerji tasarrufu imkanı sağlayabilme potansiyeli taşıyor. Binaların elektrik kullanımının %40’ından fazlasının havalandırmadan kaynaklandığını göz önünde bulundurduğumuzda, hava temizleme filtrelerinden sağlanacak enerji tasarrufu binanın karbon ayak izini de olumlu etkileme olasılığına sahip.
Şu anda geliştirme ve AR-GE sürecinde bir ürün olan Vox Aeris, aktif olarak AR-GE ve üretim partnerleri arıyor. Kuruluşundan bu yana yatırım almadan ilerleyen ve incubator programları ile faaliyetlerini sürdüren girişim, önümüzdeki 12 ay içerisinde tohum öncesi yatırım turuna çıkmayı planlıyor. Buna ek olarak geliştirme ve üretim aşamalarında Türkiye’deki potansiyel partner firmalar ile birlikte çalışmayı hedefliyor. Girişim, donanımının satışı için Avrupa ve Kuzey Amerika'yı öncelikli iki pazarı olarak gösteriyor.
Popüler İçerikler